Günlerden birgün İtalyan Büyükelçisi Atatürk ile görüsmek ister ve
huzura kabul edilir.
O zamanin muhtelif ekonomik-siyasi konulari hakkinda konusulduktan
sonra Büyükelçi :
-Ekselans dün Roma ile yapmis oldugum bir görüsmede hükümetimizin
Hatay'i almak istedigi kararini size iletmem söylendi" der.
Odada buz gibi bir hava eser. Ata büyükelçiye birşeyler daha ikram
eder ve iki dakikaliginina odadan ayrilir.
Döndügünde ayaginda çizmeleri üzerinde maresal üniformasi belinde
tabancasi vardir. Dogruca masasina gider manyetolu telefondan Maresal
Fevzi Çakmak'ın baglanmasini ister ve Çakmak' a:
- Pasa İtalyan dostlarimiz Hatay'a gelmek istiyorlarmis. Hazir
miyiz?
Fevzi Çakmak durumu anlar ve "biz haziriz Pasam" diye yanitlar...
Ata Büyükelçiye döner ve: "Biz hazirmisiz. Hükümetinize söyleyin ne zaman
isterlerse gelip Hatay'i alabilirler" der.......
ATATÜRKLE İLGİLİ ANILAR
31.03.2014 20:09KISA HİKAYE
31.03.2014 20:06Edincikli Mehmet Er
"Edincikli Mehmet Er'in bir top mermisinin parçaladığı konumdan kanlar içerisinde bir et parçası sarkmaktadırYalvarırcasına:
"Komutanım ne olur şu kolumu kes!"
Sağ eliyle yakaladığı ve tuttuğu sarkık kola bakan Teğmen donmuşturEdincikli Mehmet Er tek ve emin sesi ile tekrarlar:
"Allah Aşkına, Allah Rızası için kes şu kolumu!!!"
Bu ilahi cümleleri eimr gibi işiten Teğmen Saip, bıcağı kola kola vururGık bile dememiştir, Edincikli MehmetBir sağ elindeki kola, bir ileride Allah! Allah! nidaları arasında çarpışan erlere bakar ve kolu fırlatır: "Bu kol vatana feda olsun," derYerdeki et parçalrından başını kaldıran Teğmen'in karşısında kimse yokturÇünkü, Edincikli, Hakla alış verişe başlayınca herşeyi, acıyı, özlemleri unutuyor, rahmet deryalarında, tecelli dalgalarında yıkanıp arınırken, kolunun fani bedenden ayrılma işlemini duymuyorduO ateş, o yangın fakat getirilmez feryatlar içinde, edincikli bu cehennemi ateş altında kendinden geçtiBir avuç istek ve özlem halinde yandı, tüttü
Edincikli Mehmet, çoktan kolunun öcünü almak için vatan için Allah için hücum saflarına katılmıştıAlayların içine karışır, teke tek vuruşurOnu durdurmak mümkün değil artık, yine harikalar gösterir, bire bir dövüşür, bire on dövüşür, bire yüz dövüşür Allah'ın yardımıyla haklamadığı kafir kalmazAma kaderden kaçılmaz ki! Kolunun kopmasıyla kaybettiği kan onu halsiz düşürmeye başlamış Edincikli'ye şimdi de şehitlik mertebesi ekleniyorduGüzel yüzü soldu, sarardı, canı teninden süzüldüGözü dünyaya kapandı"
ATANIN ANAFARTALAR2DAN BİR ANISI
31.03.2014 20:02
Atatürk Anafartalar’da düşmanı şaşkına çevirirken gerektikçe hasmının durumundan bilgi edinmek için “bir dil yakalayın!” der, Mehmetçikler de ne yapıp yapıp karşı taraftan bir asker yakalar getirirlermiş.
Bir gün getirilen dilden gerekli bilgiler alındıktan sonra ata sormuş:
- Peki, sen yeni Zelandalısın madem, Türklerden ne kötülük gördün ki vuruşmak için kalkmış ta oralardan buraya gelmişsin?
Yeni Zelandalının bunu sırf spor için yaptığını ve kendisinin sportmen olduğunu öğüngen bir tavırla söylemesi üzerine Ata:
- İyi ama, sportmenliğin ne işe yaradı? Baksana, bir erimizin önüne düşmüş kuzu kuzu buraya getirilmişsin! Deyince tutsak şu karşılıkta bulunmuş:
- Sizin eriniz spor kurallarını çok kaba bir şekilde çiğneyince ben ne yapabilirdim? Sportmen olmayan hasımlarla karşılaşacağımı bilseydim hiç gelmezdim!
Meğer Mehmetçik, Zelandalıyı en can alacak yerinden yakalayarak sıkıp bayıltmış, avını ayılıncaya dek sırtında taşımış, sonra da elini çekmeden Türk siperlerine değin sürmüş.
Ata bu öyküyü anlatır. Zelandalının sportmenlik anlayışına, Mehmetçiğin de kullandığı pratik (!) usule gülerdi.